15 Eylül 2025, Pazartesi
Yaman Arıkan - Ağrı Haber Ajansı
Yaman Arıkan

Yaman Arıkan

yazar, yayıncı, çevirmen

HAKKINDA YAZILANLAR
Yaman Arıkan’ın kaleminden Bizim Yunus… 
İbrahim Ethem Gören
sondevir.com 23 Kasım 2012
Yaman Arıkan, modern zamanların parıltılı hayatı içerisinde cemiyetin hakkıyla idrak ve dolayısıyla istifade edemediği önemli bir şahsiyet: Yazar-mütefekkir…
Yazarın, İslâm Ahlâk ve Fazileti’yle, Türklük Gurur ve Şuûru isimli kitapları bir dönem gençlerin baş ucu kitabı olmuştu… 
1967–1987 yılları arasında çeşitli gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yapan Yaman Arıkan’ın telif ve tercüme, yirminin üzerinde eseri bulunuyor. İmam Gazali, Ahmed Rufai ve Abdülkadir Geylani, Yaman Hoca’nın uzmanlık alanları… Arıkan, İslâm toplumu için önem arz eden üç büyük insanın düşüncelerini güçlü kalemiyle hüvesi hüvesine, milimi milimine günümüz Türkçesine aktardı…
Geçtiğimiz hafta sonu Son Devir’in yemeğine giderken Mahmut Çetin "Mümkünse KOCAV bünyesinde Yaman Arıkan’a vefa gecesi düzenlenmesi vakıa mutabık olacaktır" demişti… Mahmut Ağabeyimizin hatırlatmasıyla bu hafta köşemizde Yaman Arıkan’ı misafir etmiş olduk… 
Yaman Arıkan’ın, yüreği, Hakk sevgisiyle yufka gibi incelmiş olan Anadolu alperen dervişi üzerine oldukça geniş kapsamlı tetebbuatı ve kitapları bulunuyor… Bizim Yunus ve Yunus Emre ve Sergilenen Maskaralıklar kitaplarından sonra araştırmacı-yazar Yaman Arıkan Yunus Emre deyişleri üzerine geniş bir çalışma yapıyor.
Dünya edebiyat tarihi için önemli bir miras olan Yunus Emre’yle ilgili pek çok araştırma yapılıyor, kitaplar yayınlanıyor. 
Yunus ve eserleri üzerine ilk araştırma, vefatından 650 sene sonra 1915’lerde yapılmış. Yunus Emre’yle ilgili yapılan çalışmalarda insanlık âlemi için ürettiği katma değer, şahsiyeti, tevazuu, bilge kişiliği ve misyonu ortaya konulmaya çalışılıyor…
Yaman Arıkan, ince bir kuyumcu hassasiyetiyle yakın dönem edebiyat tarihinde genç neslin “Bizim Yunus” olarak sevdiği Yunus Emre eserlerinde saf Türkçeyi ustaca kullanarak dilimize mûsîkîli-âhenkli bir divan kazandırma gayretinde… 
Yunus Emre’yi millî mürşit olarak niteleyen yazarın bu babtaki kanaati şöyle: “Vâde dolunca her fani gibi: millî mürşitler, millî önderler, millî kahramanlar ve millî abide şahsiyetler de bu hayattan ayrılırlar. Fakat onların ayrılması, alelade kişilerin ayrılmasına benzemez. Onlar geride izler ve eserler bırakırlar. Milletleri için aşklar, şevkler bırakırlar. Hakk’a doğru götüren nişaneler, işaretler bırakırlar. Milletlerini ebedî yaşatacak ilkeler, umdeler, prensipler bırakırlar. Kürşâd olurlar, kırk yiğidi ile birlikte nâmlar, şanlar, şerefler bırakırlar. Göktürk Hakanı olurlar, kitâbeler bırakırlar. Yunus Emre olurlar, yirminci asırda bir yabanı Türkiyatçıya, “Eğer Yunus’un dili günümüze kadar yaşayabilseydi, bugün dünyada konuşulan dillerin en güzeli Türkçe olacaktı” dedirtecek bir Türkçe bırakırlar.”
Şu sıralar Yunus Emre mahreçli üçüncü kitabı olan Yunus Emre Deyişleri üzerine eğilen Yazar Arıkan, Bizim Yunus’un güzel dille ifâde ettiği dînî terennümleri doğrudan Kur’ân’ı Kerîm’in ruhundan aldığını belirterek, yaptığı çalışmayı şu cümlelerle özetliyor: 
“İşte, Yunus'un bu hususiyetlerini gün ışığına çıkarma bahsinde, kelimenin tam manasıyla kırk yıllık bir çalışma naçiz şahsımıza nasip oldu. Kütüphanelerde mevcut, eski yazılı el yazmalarını karşılaştırmalı tarayarak Yunus Emre’nin 1000 (bin) civarında “deyiş”ini ve bunların ışığında şahsiyetini ortaya çıkarmaya gayret ettik. Şiirlerde geçen kelimeleri teker teker inceleyerek her kelime, ait olduğu şiirde hangi manaları ifade ediyorsa, onları o şiirin hemen altına kelimeler-açıklamalar başlığıyla kaydettik. Böylece, hiçbir şiirde, anlaşılmayacak bir tek kelime dahi bırakmadık. Öyle ki, kültür seviyesi ne olursa olsun, okuma-yazması olan ve “Yunus”u anlama azmini taşıyan hiçbir insan, “Şu kelimeyi veya şu ifâdeyi anlayamadım.” diyemeyecek.”
Yazar, Yunus Emre Deyişleri serlevhalı yedi ciltlik kitabını millî kültürümüzün alfabesi olarak nitelendirerek Bizim Yunus’un içten deyişlerine şu örnekleri veriyor:
Bu Yunus, Allah aşk ve sevgisiyle deli-dîvâne olup yollara düşen, dağlara düşen Yunus’tur: 
Aşkın şarâbından içem,
Mecnûn olup dağa düşem,
Sensin dünü gün endîşem,
Bana seni gerek seni! 
Bu Yunus, yakılıp havaya savrulan küllerinin bile orada “Allah! Allah!” dediği Yunus’tur: 
Eğer beni öldüreler,
Külüm göğe savuralar,
Toprağım anda çağıra,
Bana seni gerek seni! 
Bu Yunus, öyle bir sevdâya düşmüştür ki, o yolda yana yana yürür, aklı başında mı yoksa dîvâne mi belli değildir. Yeller gibi eser, yollar gibi tozar, seller gibi akar: 
Gönlüm düştü bir sevdâya,
Gel gör beni aşk neyledi.
Başımı verdim kavgaya,
Gel gör beni aşk neyledi! 
Ben yürürüm yana yana,
Aşk boyadı beni kana,
Ne âkılem ne dîvâne,
Gel gör beni aşk neyledi! 
Kâh eserim yeller gibi,
Kâh tozarım yollar gibi,
Kâh akarım seller gibi,
Gel gör beni aşk neyledi! 
O, düştüğü bu yolda sular gibi çağlar, dertli ciğerini dağlar, Yaradan’ını anıp ağlar: 
Akar sulayın çağlarım,
Dertli ciğerim dağlarım,
Dostum anuban ağlarım,
Gel gör beni aşk neyledi! 
Bu Yunus, ilden ile gezer, diyâr diyâr dolaşır, hep Yaradan’ı anar. Fakat hâlini kimse bilmez, anlamaz: 
Ben yürürüm ilden ile,
Dost anarım dîlden dile,
Gurbette hâlim kim bile,
Gel gör beni aşk neyledi! 
Yaman Arıkan’ın yazmaya başlamasının üzerinden tam elli yıl geçmiş. Yarım asır boyunca millî, dînî, edebî, içtimaî mevzularda neşrettiği telif ve tercüme eserlerle okuyucularının ruh cephelerini takviye etme gayretiyle Türkiye sathını edebî mektep hâline getirmeye gayret eden Yaman Arıkan’a hayırlı ömürler niyaz ediyorum. İnşallah yakın zamanda Kültür Ocağı Vakfı’nda Üstadımız adına düzenlenecek vefa gecesinde bir araya geliriz…

← Tüm Biyografiler