06 Kasım 2025, Perşembe
İsmet Koçkar: Ağrı’nın Unutulmaması Gereken İsimlerinden Biri - Erkan KÖSEDAĞ | Ajans04
Erkan KÖSEDAĞ

Erkan KÖSEDAĞ

📖 1 yazı 👁️ 2,909 toplam okunma

İsmet Koçkar: Ağrı’nın Unutulmaması Gereken İsimlerinden Biri

Bazı insanlar vardır; doğdukları toprakların sesini, kokusunu, rengini ve duygusunu kendi içlerinde bir ömür taşırlar. Onlar yaşadıkları şehrin hafızası, kalbinin ritmi, ruhunun yankısı olurlar. İsmet Koçkar işte o insanlardandı.

Bazı insanlar vardır; doğdukları toprakların sesini, kokusunu, rengini ve duygusunu kendi içlerinde bir ömür taşırlar. Onlar yaşadıkları şehrin hafızası, kalbinin ritmi, ruhunun yankısı olurlar. İsmet Koçkar işte o insanlardandı.


Ağrı’nın soğuğunu şiire, rüzgârını türküye, insanını kelimelere sığdırabilen bir yürekti. Bugün o yürek artık aramızda değil; ama bıraktığı iz, bu şehrin taşına, toprağına, türküsüne sinmiş durumda.


İsmet Koçkar sadece bir şair değildi. O, Ağrı kültürünün bir taşıyıcısı, bir halk anlatıcısı, bir “söz emekçisi”ydi.

Ağrı Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü döneminde yalnızca eğitim değil, bir kültür mirasının kayıt altına alınmasını sağladı. TRT repertuvarına kazandırdığı türküler, yöre derlemeleri, “Ağrı’yı anlatmanın sadece kelimelerle değil, duyguyla da mümkün olduğunu” gösterdi.

“Oy Eleşkirt”, “Küpkıran Ovası”, “Sine Sine”, “Sabah Oldu”, “Uyan Güleen” gibi eserleri sadece birer türkü değil; Ağrı’nın sesi, Eleşkirt’in nefesi, bu toprakların kimliğiydi.

Ağrı, zaman zaman büyük değerlerini sessizce uğurlayan bir şehir. Ama bu kez farklı olmalı. Çünkü İsmet Koçkar sadece geçmişin bir parçası değil, geleceğe uzanan bir kültür köprüsüdür.

Onun adını, bir kütüphanede, bir kültür merkezinde ya da en azından Ağrı’daki bir cadde veya parka vermek, bu şehrin kendi geçmişine borcudur.


Unutulmamalıdır ki şehirler, kendilerini yaşatan insanlarla anlam bulur. Eğer o insanların adlarını unutturursak, kendi hikâyemizi de eksiltmiş oluruz.

İsmet Koçkar, 62 yıl boyunca Ağrı’nın acısını, sevinçlerini, özlemini ve gururunu dillendirdi. Onun şiirlerinde bir yanıyla yoksulluğun, bir yanıyla umudun sesi vardı.


“Yüküm erik” diyerek başlayan türküsünde bile bir memleket özlemi, bir insani sıcaklık hissedilirdi.

O, Ağrı’nın yorgun ama gururlu yüzünü anlatırken, bu kentin insanının kalbini bir kez daha hatırlatıyordu bize.

Bugün, onun aramızdan ayrılışını sadece bir “vefat haberi” olarak görmemeliyiz. Bu, aynı zamanda Ağrı kültürünün hafızasından bir sayfanın kapanması demek. Ama o sayfayı yeniden açmak, onun adını yaşatmak elimizde.

Ağrı Valiliği, Belediyesi, Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Halk Eğitim Merkezi… Hepsi, bu şehrin bir evladı olan İsmet Koçkar’ın hatırasını yaşatmak için bir adım atabilir.

Belki bir “İsmet Koçkar Kültür Salonu”, belki bir “Ağrı Halk Müziği Arşivi” onun adını taşımalı. Çünkü o, bu şehrin türküsünü hem yazdı hem yaşadı.


İsmet Koçkar, bir şairden öte bir hafızaydı. Onu anmak, sadece bir insanı değil, bir dönemi, bir kültürü, bir ruhu anmaktır.

Ağrı’nın dağlarında yankılanan türkülerde, sokak aralarındaki radyolarda çalan ezgilerde, bir köy düğününde söylenen dörtlüklerde hâlâ onun sesi duyulur.

Bir gün biri “Ağrı’nın sesi kimdi?” diye sorduğunda, cevabımız net olmalı:

“İsmet Koçkar’dı…”

Ve ardından şu cümleyi eklemeliyiz:

“Onun adı Ağrı’da yaşıyor, tıpkı türkülerinde olduğu gibi.”

💬 Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!