Geriye Kalan Bir avuç yorgun insan…
Aşiret dengeleriyle sıkıştırılan, tefecilerin kol gezdiği, kurtların puslu hava kurup, çaldığı bir düzenin içine hapsedildi Taşlıçay…
Böldüler, parçaladılar, yönettiiler.
Geriye ise sağlıksız, eğitimsiz, işsiz, yolsuz, susuz bir ilçe bıraktılar.
Şimdi size Ağrı’nın Taşlıçay ilçesini anlatacağım,
Bir zamanlar “Kürt–Azeri” diye ayrıştırılan Taşlıçay, son yıllarda daha ince, daha kirli hesaplarla parçalara ayrıldı. İlçe bu kez kimliklerle değil, kategorilerle, ailelerle, siyasi taraftarlıklarla bölündü. Şehrin siyasetçileri –tüm partiler dahil– halkı tribünlere böldü, kendileri arka perdede işlerini yürüttü.
Kimisi “devletçi” olup çaldı, kimisi devletsiz, tefecilik yaparak, çaldı.
Hırsız arsız olunca, halk da suçlu ilan edildi.
Sonuç ortada:
İlçe halkı yoruldu.
Sandık denince, siyaset denince midesi bulanan bir seçmen kaldı geriye…
Milyonlar harcanarak yapılan hastane bir yıl içinde döküldü, doktorsuzluktan vatandaş sadece binaya bakar oldu.
37 köyden çocuğun okuduğu, içinde Z kütüphanesi ile bölgenin en güzel okulu, 5 yıldızlı otelden farksız, Taşlıçay Yatılı Bölge Okulunu tasarlayarak kapattılar, Milli eğitimden bir açıklama bile gelmedi…
Öğretmenevi kapatıldı; İçinde Hamamı olan Öğretmen evinin hamam mermerlerini çaldılar, “apart oteller var” denilerek öğretmenevini açma gereği duymadılar…
Köylere Hizmet Götürme Birliği’ne gelen bütçeyle, şehirlilere “sabah güneşi vurmasın” diye perde aldılar…
Fakir için ayrılan ilçe vakfı parasıyla yandaşlara araba aldılar, Malı olana daha çok para çıktı, Fakire 100 tl…
Tarım hibelerini zengine çıkardılar…
Camış yandaşa, tavuk yandaşa, kaz yandaşa gitti.
On kez, yirmi kez su ihalesi yapıldı; Taşlıçay’ın suyu hâlâ akmıyor, Millet Her Cuma Küfür ediyor…
Sıcak su projesiyle kaplıca hayali kuruldu, milyonlar çöpe gitti.
Hayvan pazarı yapıldı; demiri, saçı Serhat Kalkınma Ajansı bütçesiyle alındı, yandaşa sökün kendinize götürün denildi… Şimdi Hayvan Pazarı Yok…
Halk sevindi TOKİ geldi diye, TOKİ ıssız, yolsuz, susuz bir alana yapıldı…
Ve şimdi…
Bu sahipsizliğin en tehlikeli, en vicdansız örneğiyle karşı karşıyayız.
İlçeyi ikiye bölen uluslararası yol; mahalle geçişlerini kapattı, mezarlık yolunu fiilen yok etti.
Halkın ölüsüne ulaşma hakkı bile gasp edildi.
Bu yol sadece asfalt değildir.
Bu yol; cenazedir, öğrencidir, yaşlıdır, hayattır.
Her sabah çocuklar bu yoldan yaya geçmek zorunda bırakılıyor.
Yarın bu yolda bir çocuğun başına gelecek en küçük olay, bir annenin ya da babanın hayatını kaybetmesi KADER değil cinayet olacaktır…
Esen kalın,
💬 Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!