Bir şehrin belleği, sadece anıtlarda değil, o sokaklarda nefes alan karakterlerin hikayelerinde saklıdır. Ben, bu şehirde yaşayıp o karakterlere tanıklık etmiş biri olarak, yeni neslin o renkli geçmişi bilmesini bir sorumluluk addediyorum. Çünkü o insanlar, o karakterler; Ape Kerim’den Ede Emi’ye kadar, bu şehrin ruhunu somutlaştıran yaşayan anıtlardır. O romanın sayfalarını çevirip, karakterlerin kokusunu içimize çekerek büyüdük. Şimdi o devasa cilt kapandı, ama hayat akıyor. Ağrı, o biten film karesindeki karakterleri, hızla parlayan bir ekrana taşıyarak yeniden canlandırıyor.
Perdenin Kapandığı Yer: Yüz Yüze Hayat
O çarşının havasını ciğerlerimize çekelim bir anlığına. Orada, Gogo Emi’nin engelli vücudunda taşıdığı o devasa kalp vardı; bir çocuğun patlak topunu şişirirken, sanki hayatın umudunu geri verirdi. Bisikletçi Ali’nin kiralık bisikletleriyle öğrenilen her pedal çevirme dersi, o dönemin çocukları için bir özgürlük manifestosuydu. Caddemiz Ede Emi’nin sabit, ağır silüetiyle başlar; o, çakmak doldururken, el emeğinin onurunu simgelerdi.
Sokakların en merkezi figürü ise siyasetçi Ape Kerim (nam-ı diğer Kerim Yıldız) idi. O, bir siyasetçiden çok, bir toplumsal ayna idi. Gafları, gerçek olaylardan daha hızlı yayılırdı; şehir, Nasrettin Hoca misali, olanı da olmayanı da ona mal ederek kendi mizahını yaratırdı. Yanında, kravatından asla vazgeçmeyen protokol adamı Cemal’i de görürdük.
Hayatta kalmanın kendine has yolları vardı. Pexas (Limon Dız), yaz kış demeden çıplak ayakla dolaşırdı; ayakkabıyı reddedişi, belki de insanların ona olan merhametinin devamıydı. Bir de Ercan vardı; parayı alana kadar soyunup, meydan okuyuşuyla hayatta kalma savaşının en çıplak halini gösterirdi. Deli Reco, topladığı parayı çocuklara dağıtıp, açık giyinen hanımlara hediye çorap/eşarp teklifiyle kibarlık maskesi altında para toplama sistemini kuran, tuhaf bir sosyal dengeleyiciydi. Sert zabıta Horoz Nuri, esnafın uykularını kaçırırken; Piyangocu Beyhan Abi, amorti parası vermemek için yılbaşı sabahı ortadan kaybolan, küçük esnaf zekasının en güzel örneğiydi.
Ekranlara Sızan Miras: Yeni Nesil ve Hız
O eski sesler kısıldı, o renkler soldu. Ama ruh ölmedi. O ruh, şimdi ekranlara sızıyor. Artık kimse Bisikletçi Ali’den bisiklet kiralamıyor; herkes internet hızını kiralıyor. Hakan’ın saate bakmadan zamanı bilme yeteneği, yerini saniyeler içinde viral olan TikTok fenomenlerinin anlık hissiyatına bıraktı. Akif’in parti bayraklarını taşıyan elleri, şimdi klavyelerde yorum satırlarını dolduruyor.
Yeni nesil, o sokakların mirasını dijital bir sahneye taşıdı. Murat Kalender gibi isimler, geçmişin sıcaklığını modern bir jestle sürdürüyor. Ape Kerim’in güldürücü gafları, şimdi sosyal medyanın abartılı, anlık tepkileriyle yeniden vücut buluyor. Ercan’ın meydan okuyuşu, bir streamerın sinir krizi yayınına dönüşüyor.
Son Söz: Hikâye Devam Ediyor
Ağrı’nın ruhu, bu karakterlerin hikayelerinde gizliydi. O hikayeler bitmedi; sadece anlatıcısı değişti, sahnesi değişti. Yazan ben, Hikmet Timur olarak, bu karakterleri anmak ve yeni neslin, o sokakların ne kadar zengin, ne kadar renkli olduğunu bilmesini sağlamak istedim. O insanlar, bu şehrin sadece geçmişi değil; bugünün dijital gücünü besleyen en güçlü anı kaynağıdır. Ölenlere Allah’tan rahmet, kalanlara sağlıklı uzun ömürler olsun.
💬 Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!